aan de |
stellen bir şeyi teşhir etmek, birinin kirli çamaşirlarini ortaya |
aan de |
voelen birinin yeteneğini denemek birini sorgudan geçirmek, met |
aan iemands |
woorden birinin sözlerine inanmamak |
aan zijn |
birini sesinden tanimak, zijn kwijt zijn sesini kaybetmek, sesi |
AANDIENEN |
g, (diende aan, h, aangediend) iemand birinin |
AANHANG |
taraftarlar, tarafolan grup, (birini) izleyenler, |
aanmaken a |
biriyle alay etmek, birini aşagilamak, b) (overwinnen) birini |
aanzeggen birini |
son kez uyarmak, in de slepen konmak, yakalamak, ele |
acele ettirmek |
/ 1 (birini iemand haasten, opjagen, 2 (bir şeyi |
achter |
birinin arkasinda olmak, birini desteklemek, iets de houden bir |
ACHTEREENVOLGEND |
araliksiz, birbirini izleyen, |
açilmak, ayrilmak, |
3 op iemand (kötü niyetle) birinin üzerine gitmek |
acimak, zich |
over iemand birini himayesine almak |
acitmak, iemand |
birini gücendirmek incitmek, kirmak, |
açmak, postayi |
almak, posta kutusunu boşaltmak, 3 iemand de voet birinin |
adamakilli, iemand |
afranselen birini iyice benzetmek |
adamina göre |
davranmak, iemand de rug birinin sirtini okşamak, temiz bir |
adiyla saniyla |
taninmak, sayilmak, iemand met en toenaam kennen birini çok |
afdeling |
bölüm, servis, kisim, iemand in nemen birini işe |
AFRAMMELING |
( en) patak, tartak, iemand een geven birini |
AFSTAMMEN |
gs, (stamde af, is afgestamd) 1 van iemand birinin |
ağacin dalini |
vurup düşürmek, iemand het hoofd birinin kellesini |
ağirlamak, iemand |
birini misafir etmek, 2 ikram etmek, iemand op iets |
ağziyla yakalamak, |
iemand in zijn eigen woorden birini kendi sözleriyle |
akitmak, boşaltmak, |
3 iemand birinden kurtulmak, birini postalamak |
aklına getirmek |
1 /, n/ (birinin) iemand aan iets herinneren, 2 / - |
al birini |
vur ötekine Het is een pot nat, zij zijn met hetzelfde sop |
alçaltmak, aşağilamak, |
iemand (kötü davranip) birini incitmek, zich |
aldi, iemand |
een verhoor (examen) birini sorguya (imtihana) |
aldirmamak, birini |
sikiştirmak, birinin ensesine binmek, birine işten nefes |
alip yere |
vurmak, birini acimasiz eleştirmek, |
Allahin inayetiyle, |
bij iemand in de komen birinin gözüne girmek, 3 (v, |
almak birini |
tokatlamak, |
almak, |
iemand aan een onderzoek birinin üzerini aramak, iemand aan een |
almak, |
iemand in een ziekenhuis birini hastaneye almak, hastaneye kabul |
almak, birini |
görev dişi birakmak |
almak, firçalayip |
temizlemek, tozunu almak, iemand a) birinin |
almak, iemand |
op de s tikken birine sert çikmak, birini azarlamak, iemand |
almamak, iemand |
iets voor ogen bir şeyi birinin gözleri önüne sermek, paal |
als bir |
şeyi/birini ... olarak tasvir etmek, |
als leider |
birini lider olarak görmek, |
altinda olmak, |
2 over iemand birini tedavi etmek, aan iets bir |
anda/seferde, bir |
anda, birden, iemand pen geven birinin kulağinin tozunu |
ANDERMANS bl |
za, başkasinin, başka birinin, |
araklamak, iemands |
geld birinin parasini çalmak, een fiets bisiklet |
aralarinda ilişki |
olmak, birbirini tutmak |
aramak, |
(bezoeken) ziyaret etmek, iemand komen birini görmeye gelmek, |
araştirmak, detaylara |
inmek, iyice araştirmak, iemands karakter birinin |
arkalamak, rica, |
öneri) güçlendirmek, iemand birini desteklemek, birine |
arkasi kesilmeden, |
iemand volgen birini sürekli izlemek |
atar, bin |
akilli çikaramaz, iemand voor zetten birini gülünç duruma |
atmak, iemand |
onder de houden birini baski altinda tutmak, en |
atmak, kapi |
dişari etmek, iemand uit het land birini ülkeden atmak, sinir |
atmak, önemsememek, |
ihmal etmek, iemand bij een ander birini |
ayaklari altinda |
dolaşmak, birinin ayağina dolanmak/dolaşmak, langs de yol |
ayni deliğe |
işerler, iemand de boven het hoofd houden birini korumak, |
ayri, tek |
olarak, yalniz, özel, iemand roepen birini ayrica |
ayricalik tanimak, |
iemand (boven een ander) birini (diğerine) |
azaltmak, iemands |
pijn birinin acisini hafifletmek, |
azarlamak, iemand |
birine iyi bir ders vermek, birini terslemek |
bağişlamak, maruz |
görmek, iemand birini affetmek, zich özür dilemek, |
bağrina basmak, |
kucaklamak, iemand de hand birinin elini sikmak, 2 |
bardaği dikmek, |
içip boşalimak, iemand van maken birini temizlemek, |
basamak yapmak |
/ (birini) iemand voor zijn karretje spannen, iemand |
başanı yemek |
/ n/ 1 (birinin) iemand problemen bezorgen, 2 (Ölümüne |
basinç, een |
hoge boom yüksek bir ağaç, iemand hebben birini saymak, hoge |
başkanliğa seçmek, |
iemand in het bestuur birini yönetime seçmek, wie is er |
bayilmak, |
zijn op iemand birini çok beğenmek, door het te heen |
begeleiden, |
(uzağa giden birini) iemand een goedr reıs wensen |
behoort iemand |
met zijn verjaardag te feliciteren birinin doğum |
beklemek, iemand |
birini beklemek, een kind bebek beklemek, hamile olmak, |
beklentiye cevap |
vermek, aan iemands wens birinin arzusunu yerine |
belangen |
birinin çikarini gözetmek, |
belletmek, birini |
evire çevire dövmek, birini azarlamak, paylamak |
beloften |
birini (vaatlerle) avutmak, kafa kola almak, 2 (van vissen) |
beneden |
birini aşaği düşürmek |
beneden iemand |
staan birinin seviyesinden çok aşağida olmak, wat men van |
benimseyerek taklit |
etmek, iemand birinin izinde yürümek |
beraberinde getirmek, |
iemand de dwars zetten birini kösteklemek, geen |
BEROEPEN |
g, (beriep, h, beroepen) 1 zich op iemand birinin |
beşer, kuldur |
şaşar, kusursuz iş olmaz, iemand over het tillen birini |
BESTELEN |
g, (bestal, h, bestolen) soymak, iemand birini |
BETICHTEN |
g, (betichtte, h, beticht) iemand van iets birini |
bevordering |
birini terfi ettirmemek, birini terfide ihmal etmek, in het |
bewaren, goed |
houden, houden, 8 /, - den/ (birini çatışmada iemand |
BEWARING |
emanet, iemand iets in geven bir şeyi birinin |
bewijzen birinin |
cenaze töreninde bulunmak, cenaze törenine |
BEZIGHOUDEN |
g, (hield bezig, h, beziggehouden) iemand birini |
bezoek |
birini ziyaretle onurlandirmak |
biçaği iki |
tarafli keser, iemand het op de keel zetten birinin girtlağina |
biçak dayamak, |
birinin boğazina sarilmak, girtlağina basmak, sik boğaz |
BIJ I |
d, ( en) ari II ilg, 1 da, de, iemand werken birinin |
bij iemand |
birini ziyaret etmek, orn het leven (kazada) hayatini |
bij iemand |
birinin gözünden düşmek, in zijn gözden düşmüş olmak |
bij iemand |
birinin kapisini vurmak, çalmak, yoklamak, II gs, 1 |
bij iemand |
de deur iki de bir birine uğramak, birinin eşiğini aşindirmak |
bij iemand |
goed (slecht) aangeschreven staan birinin nazarinda iyi |
bijten birinin |
sirtini yere getirmek, in het bijten sirti yere gelmek, |
binnenstromen, |
(mevki, iş, van functie) bekleden, 4 (birini meşgul et-, |
bir başkasiyla |
kariştirmak, birini birine benzetmek, 3 het tijdelijke met |
bir şey |
olarak görmek, birini bir şey sanmak, birini bir şey yerine koymak, |
bir şeye |
teşvik etmek, coşkulandirmak, birinin ilgisini uyandirmak, II gs, |
bir şeyi |
bir şeyle değiştirmek, birini verip diğerini almak, değiş tokuş |
bir şeyi |
birinin başina kakmak, het je van de zalm alasi, en iyisi, en |
bir şeyi |
birinin yaptiğini söylemek |
bir şeyi |
yüklemek, birinin başina bir şey sarmak II f, g, (schepte op, h, |
birakmak, dat |
moet je onu unutmalisin, 3 (iemand iets ) birini |
birakmak, iemand |
aan zichzelf birini kendi haline birakmak, işine |
birakmak, iemand |
birini devre dişi birakmak |
birakmak, yüzüstü |
birakmak, birini ortada birakmak, darda birakmak, iets in |
birakmak, zij |
kozen iemand uit hun aralannda birini seçtiler,, II z, in |
Birbirini |
Elkaar,Birbirini |
birbirini izleyen |
achtereenvolgens, successief, consecutief, opvolgend |
birbirini tutmaz |
inconsequent, tegenstrijdig |
birbirini yemek |
altijd ruzie met elkaar hebben, met elkaar overhoop liggen, |
birine akıl |
vb. vermek) iemand wereldwijs maken, 3 / n/ (birinin |
birine bir |
şeyi ödettirmek, bir şeyi birinin yanina birakmamak, |
birine oyun |
etmek, birini aldatmak |
birini |
alip |
birini |
dan/den haberdar etmek, birine haber/bilgi vermek, bij iemand |
Birini |
Kayirmak |
birini |
körü |
Birini |
Sevmek |
Birini |
Zorlamak |
birini - |
) bewieroken, loven, prijzen |
Birini Aday |
Gostermek |
Birini Aday Gostermek |
Voordragen ,Birini Aday Gostermek |
birini ağirlamak, |
birine ziyafet vermek |
birini aldatmak, |
kandirmak, |
birini aptal |
yerine koymak |
birini araba |
ile götürmek/ taşimak, kun je mij naar station beni istasyona |
birini azarlamak, |
een krijgen papara yemek, azar işitmek |
birini azarlamak, |
iyice paylamak, ağzinin payini vermek |
birini başindan |
atmak, uzaklaştirmak, 8 de thermometer |
birini biçakla |
tehdit etmek, II gs, tehdit etmek, olacak olmak, eli |
birini bir |
işle görevlendirmek, birine görev vermek, dat is mijn o benim |
birini bir |
şeyden muaf tutmak |
birini bir |
şeye karşi uyarmak, voor (een) gevaar tehlikeye karşi uyarmak, |
birini bir |
şeyele sözünde durmaya zorlamak, |
birini bir |
şeyi savunmak, 5 tegen iets (iemand) bir şeye (birine) karşi |
birini bir |
şeyi) anmak |
birini bir |
şeyi) gözü tutmamak, |
birini biri |
adina karşilamak, b) (helpen) birine sorunlarinda yardim etmek |
birini çağirtmak, |
ayağina getirtmek, in het leven hayata geçirmek, meydana |
birini çok |
gücendirmek, birini kirmak, 2 (benadelen) zarar vermek, |
birini çok |
sicak karşilamak |
birini diş |
görünüşüne göre degerlendirmek, |
birini dişari |
atmak, (met geweld) birini yaka paça kapi dişari etmek |
birini ekmeğinden |
etmek, birine işini kaybettirmek, |
birini eleştirerek |
gülünç duruma düşürmek, 3 fig/mec zerre, zerrecik, ufacik |
birini en |
zayif yerinden vurmak, op eigen benen staan kendi ayaklari |
birini enayi |
yerine koymak, birini makaraya almak, birini kandirmak, de |
birini gayrete |
getirmek, de leerlingen ögrencileri |
birini göklere |
çikarmak |
birini görevinden |
almak, birine görevden el çektirmek |
birini göz |
süzmek |
birini haşlamak, |
de tegenpartij karşi tarafi yenmek |
birini hedef |
almak, dat doelt op mij beni hedeflemekte |
birini hiçe |
saymak, gözü görmemek |
Birini Iflasa |
Zorlamak |
Birini Iflasa Zorlamak |
kling,Birini Iflasa Zorlamak |
birini ıslatmak |
iemand in elkaar slaan, iemand in elkaar timmeren |
birini işten |
atmak, dat past precies in zijn je tam onun istediği gibi, |
birini kafaya |
almak, birini kafa kola almak |
birini kapidan |
sepetlemek |
birini karalamak |
iemand zwart maken, iemand zwart afschilderen |
birini karalamak, |
birine çamur atmak, |
birini karşi |
yakaya geçirmek III f, g, (overvoer, h, overvaren) scheep/den |
Birini Kayirmak |
Voortrekken ,Birini Kayirmak |
birini kederlendirmek, |
II gs, 1 oy vermek, oy atmak, op iemand birine oy |
Birini Kilicdan |
Gecirmek |
Birini Kilicdan Gecirmek |
kling,Birini Kilicdan Gecirmek |
birini körkütük |
sarhoş etmek, de kaarten op leggen kartlarini masaya |
birini lafa |
tutmak, 2 laf, söz, dil, vuile kötü laf, müstehcen konuşma |
birini mahkemeye |
vermek, birinden bir talepte bulunmak, 5 iemand |
birini mutsuz |
etmek, 2 (niet voorspoedig) şanssiz, talihsiz, uğursuz, |
birini ödemeye |
zorlamak, |
birini öldürmek, |
iemand van zijn vrijheid birine özgürlüğünü |
birini öldürmek, |
oorlog soğuk savaş |
birini ölümle |
tehdit etmek, birinin hayatina kastetmek, zijn op het spel |
birini onurlandirmak, |
birine saygi sunmak, 2 een mening bir fikre taraftar |
birini örnek |
almak, bij örneğin, örnek olarak, mesela |
birini postalamak, |
sepetlemek |
birini sabirsizlikla |
beklemek, gedeelde is halve aci paylaşilarak azalir |
Birini Saf |
Biri Olarak Gormek |
Birini Saf Biri Olarak Gormek |
Verslijten (versleet versleten) ,Birini Saf Biri Olarak Gormek |
birini serbest |
birakmak, zijn hond köpeği serbest birakmak, köpeği başi |
Birini Sevmek |
toegedaan (iemand~zijn ),Birini Sevmek |
birini sevmek, |
een meisje bir kizi sevmek, |
birini soyup |
soğana çevirmek, een uitpersen limon sikmak |
birini temizlemek |
iemand uit de weg ruimen, iemand van kant maken, |
birini tokatlamak, |
2 (eentonig geluid) yeknesak ses, can sikici ses, |
birini yakindan |
tanimak, iets van bekijken bir şeyi yakindan incelemek, II |
birini yatağinda |
tutuklamak, 5 mil/ask askere almak, askere çağirmak |
birini yerin |
dibine sokmak de vloer met iemand aanvegen |
birini yolundan |
alikoymak, 2 (arresteren) tutuklamak, tutmak, |
birini zor |
bir seçenekle karşi karşiya birakmak, |
birini zor |
duruma sok veroordelen, afkeuren |
Birini Zorlamak |
kling,Birini Zorlamak |
birini zorlamak, |
diretmek, sikiştirmak, israr etmek, dring niet |
birini/birşeyi timaği |
kadar sevmemek |
birinin |
adina |
birinin |
een kogel door iemands hoofd schieten |
birinin - |
) een smet op iemands naam werpen, iemands goede naam aantasten, |
birinin - |
) iemand gelukwensen met zijn/haar verjaardag, iemand |
birinin - |
) iemand vervangen, inspringen. |
birinin adini |
koymak, çocuğu birinin adina göre adlandirmak |
birinin ağzini |
burnunu dağitmak, birini iyice islatmak/dövmek |
birinin aklini |
başina devşirtmek, aklini başina getirmek, niet voor |
birinin başina |
dünyayi dar etmek, zure melk ekşi süt, II h, 1 scheik/kim |
birinin burnunu |
sürtmek |
birinin bütün |
yaşami II h, d, (s) tech/tek kol, sap, tutamaç, |
birinin çenesini |
kapatmak, sesini kesmek, birinin çanina ot tikamak, atmiş |
birinin dersini |
vermek, laat hem in zijn eigen gaar koken (smoren) birak |
birinin diğerinden |
kalir yani yok |
birinin elini |
öpmek II h, (s) 1 yastik, bedde yatak yastiği, 2 (stoel) |
birinin girtlağina |
biçak dayamak, iemand bij de grijpen birini |
birinin gözünü |
açmak, birine gerçeği kavratmak, grote ogen opzetten |
birinin gözünü |
boyamak, gerçeği göstermemek, iets met de ogen verslinden |
birinin gücünü |
kirmak, |
birinin hakki |
olduğunu belirlemek, bir şeyi birinin hakki olarak göstermek, |
birinin hareketlerini |
kisitlamak, birini kontrol altina almak, 8 |
birinin hayatini |
zehir etmek |
Birinin Her |
Isdegini Yapmak |
Birinin Her Isdegini Yapmak |
pijpen,Birinin Her Isdegini Yapmak |
birinin işini |
bozmak, yoluna taş koymak, iemand in de lopen birinin |
birinin izinde/yolunda |
gitmek |
birinin kafasını |
pat aan iemands hoofd zeuren, iemand lastig vallen, |
birinin kafasini/boynunu |
vurmak |
birinin kazasi |
diğerine derstir, daar komt een met zure appelen kötü hava |
birinin kurtuluşu |
için dua etmek, ziek zijn met van loon maaşi |
birinin nabzina |
göre şerbet vermek, praat me daar niet over bana ondan |
birinin niyetini |
anlamak |
birinin ölçüsünü |
almak, 3 muz/müz ölçü, bar, op de uygun tempoda, 4 |
birinin planlarini |
altüst etmek, 2 (boosmaken) kizdirmak, zie/bk verstoord |
birinin safliğini |
kötüye kullanmak |
birinin sesini |
taklit etmek |
birinin sözüne |
güvenmek, II z, 1 (naar de hoogte) yukariya, 2 (verbruikt) |
birinin tarafini |
tutmak, de van de tafel masanin kenari, is de kamer aan |
birinin tutumunu |
kinamak |
birinin üzerine |
yürümek, op iemands woorden birinin sözlerine |
birinin üzüntüsüne |
ortak olmak |
birinin yararina |
konuşmak, biri için iyi laf etmek |
birinin yaşini |
tahmin etmek, 2 (beschouwen als) görmek, değerlendirmek, |
birinin yolunu |
kesmek, 4 een weg kestirme yolu tutmak |
birinin zayif |
yanina dokunmak, 2 (neiging) zaaf, düşkünlük, een voor iets |
BLAMEREN |
g, (blameerde, h, geblameerd) 1 iemand birini |
BLOED |
kan, iemand het onder de nagels vandaan halen birini |
blussen, |
mec./fig. (birini bir şeyden iemand zijn interesse |
BOEKJE |
(s) kitapçik, broşür, een over iemand opendoen birinin |
boğazlamak, işini |
bitirmek, birini öldürmek, over zijn gaan (van iets) a) |
boğmak, zaman |
tanimamak, iemand birini sikiştirmak, birini aceleye boğmak, |
bomba patladi, |
van spijt çok pişman olmak, iemand laten birini |
bombardiman etmek, |
2 fig/mec iemand met vragen birini soru |
bommen |
op een dorp köyü bombalamak, iemand met stenen birini taş |
BOVENOP z, |
1 üstünde, 2 fig/mec iemand er weer helpen a) birini |
bozulmak, sinirleri |
zayif olmak, op zijn en werken birinin sinirine |
breken birinin |
yaninda affedilecek kadar iyi notu olmak, davranişlari hoş |
brengen |
birini |
brengen birini |
çamura bulamak |
brengen birini |
şaşirtmak, birinin zihnini allak bullak etmek, in de sturen |
bulmak, uygun |
bulmak, iemands gedrag niet birinin davranişini |
büsbütün, iemand |
en kennen birini çok iyi tanimak, ermee |
çağirmak, iemand |
birini çağirmak, birine seslenmek, moord en brand |
çakir göz, |
hemel gökmavisi, iemand een oog slaan birinin gözünü |
çalişmak, naar |
iemand birine bakmak, birini aramak, 2 op (y)a/e bakmak, |
çalmak, iemands |
hart birinin kalbini çalmak |
canına kıymak |
1 / n/ (birinin iemand vermoorden, 2 (intihar et |
canını kurtarmak |
1 / n/ (birinin) iemands leven redden, 2 (kendi |
canlandirmak, canlandirmak, |
sembolize etmek, iemand/iets birini/bir şeyi |
çapraz koymak, |
makaslamak, 2 (elkaar snijden) birbirini kesmek, kesişmek, |
CAPTIVEREN |
g, (captiveerde, h, gecaptiveerd) (birinin) |
çare bulunmaz/yoktur, |
iemand voor laten liggen birini ölüme terk |
çekilmek, iemand |
uit de ruimen birini temizlemek, öldürmek, ortadan |
çekmek, iemand |
birini asmak, zich kendini asmak, kendini asip intihar |
cel su |
döşemi II h, (vocht) yaş, islaklik, het is een pot al birini vur |
cesaretlendirmek, iemand |
tot iets birini bir şeye şevklendirmek, |
çevirmek, |
iemand de nek birini boğazlamak, öldürmek, als je vader dat |
cezasmi yerine |
getirmek, iemand birinin ölüm cezasini yerine getirmek |
çikarmak, |
iemand birini sikiştirip telaşa boğmak, birini ivdirip |
çikarmak, |
scheep/den donanimi çikarmak, 3 iemand birini |
çikarmak, atmak, |
iemand van de ledenlijst birini üyeler |
çikarmak, birini |
benzetmek, evire çevire dövmek |
çikarmak, birini |
üstün görmek |
çikarmak, iskartaya |
çikarmak, iemand mil/ask birini sakata |
çildirtmak, birini |
çildirtacak kadar korkutmak |
çimleri biçmek, |
iemand het gras voor de voeten a) birinin lafini ağzinda |
CITROEN |
( en) limon, iemand uitknijpen als een birini |
çocuğu ölümden |
kurtarmak, ölümden döndürmek, iemand het leven birinin |
compensatie dienen |
karşilamak, iemand zijn veruren birinin fazla |
CONSECUTIEF |
z, peş peşe gelen, birbirini takip eden |
consul |
birini elçi olarak göndermek, 2 (door radio) yayimlamak, een |
da bilinen |
bir şeyi tekrarlamak, iemand de uitzetten birini kapi |
dağitma, iemand |
bezorgen birinin dikkatini dağitmak, ik heb echt |
dağitmak, iemand |
van zijn werk birinin işinden dikkatini dağitmak, |
damgalamak, |
fig/mec lekelemek, iernand als birini ...olarak |
dansen birinin |
suyundan gitmek, de aan Maarten geven a) nallari dikmek, |
dat is |
om oud ijzer ayva kasap hep bir hesap, al birini vur ötekine, |
de |
helpen birine gerçeği kavratmak, birinin gözünü açmak, birine |
de |
s kennen püf noktalarini bilmek, een met iemand nemen aldatmak, birini |
de |
slaan kendini övmek, iemand het pistool op de zetten birinin |
de |
van de weg yol kenarinda, aan iemands staan birinin tarafinda olmak, |
de |
wijzen birine kapiyi göstermek, birini kapi dişari etmek, |
de arm |
birini kollarina almak, iets op zich bir şeyi taahhüt etmek, bir |
de gang |
is), 2 (birini zorla iemand dwingen (om iets te doen), 3 |
de mantel |
birini paylamak, birine çikişmak, birini pataklamak |
de problemen |
naar zich toetrekken, 2 (birinin) / n/ iemand moeilijkheden |
de problemen |
naar zich toetrekken, b) (birinin) / n/ iemand in |
de schenen |
leggen a) birini ikrara zorlamak, b) fig/mec birini köşeye |
de vingers |
birini cezalandirmak, paylamak, azarlamak, 4 (typen) daktilo |
değeri olmamak, |
masrafa değmemek, iemand van tot gort kennen birini çok |
değiştirmek, |
(verteren) harcamak, eritmek, 4 iemand birini uslandirmak, |
desteklemek, müdafaa |
etmek, arkalamak, iemands belangen birinin |
dichtbij/naderbij brengen, |
3 (birini bir şeye inandır iemand |
dienst |
birini askerliğe uygun bulmak |
dikkatli davranmak, |
birini/bir şeyi korumak, hij moet worden ona nazik |
direkteur bevorderen |
birini müdürlüğe terfi ettirmek, II bağ, ... kadar, |
dişan çikarmak |
iemand birine kapiyi göstermek, birini kapiya kadar |
dişari adim |
atmamak, iemand op zijn plaats birinin burnunu sürtmek, |
dişkulak, iemand |
iets in het fluisteren birinin kulağina bir şey |
diye tanıtmak |
1 (kendini zich voordoen als, 2 (birini iemand |
diz üstünde |
yazmak, op iemands zitten birinin dizinde oturmak, 2 (v, |
doen geloven |
birini bir şeye inandirmak, door schade en schande wordt men |
doen, |
(birini zorlamak) iemand dwingen om iets te doen, 3 |
doğum günüm |
bu yil cuma gününe denk geliyor, op iemand/iets birini/bir |
dokunmak, birini |
sinir etmek |
dokunmak, ellemek, |
2 iemand birini parmakla muayne etmek, 3 geld para |
dokunmamak, birine |
zarar vermemek, iemand tegen de haren in strijken birinin |
dolaşmak, iemand |
birini arabayla gezdirmek |
dolaştirmak, het |
garen ipi dolaştirmak, iemands hoofd birinin kafasini |
dood |
birinin matemini tutmak, |
DOOD I |
d, ölüm, iemand ter veroordelen birini ölüme mahkum |
doodschieten, |
(birini mahvet tenietdoen, ruineren, te gronde |
doodskist birinin |
başbelasi, sikinti kaynaği, op zijn s bijten |
DOODSSCHRIK |
ölümcül korku, iemand de op het lijf jagen birini |
DOOPCEEL |
(...celen) iemands lichten birinin kötü yanlarini |
draaien birini |
aldatmak, het vijfde aan de wagen istenmeyen kimse veya |
dragcn elkaar |
geen goed hart toe aralarinda bir sevgi yok, biribirini |
DROPPEN |
g, (dropte, h, gedropt) 1 iemand ( iets) birini (bir |
dünyalar birinin |
olmak de prins/de koning te rijk zijn, in de zevende hemel |
dürtmek, kakmak, |
elkaar met de elleboog dirsekleşmek, birbirini dirsekle |
duruma düşmek, |
iemand in brengen birini zor durumda birakmak |
duruma getirmek, |
(verslaan) birini tamamen mağlup etmek, je kunt er van de |
düşündürmek, aan |
iemand birini düşünmek, hij denkt altijd in geld |
düşürmek, derecesini |
indirmek, iemand birinin rütbesini düşürmek, |
düşürmek, iemands |
geduld (kracht) birinin sabrini (gücünü) tüketmek |
e/ birini |
birine zich in iemand vergissen, iemand met iemand anders |
een |
plaatsen birini kiskaca almak |
een gevoelige |
raken bam teline dokunmak, birinin hassas damarina basmak, |
een verplichting |
birini bir yükümden kurtarrnak, iemand uit zijn ambt |
ekmeğini elinden |
almak, birini işinden etmek, |
elbise dolabi, |
iemand op de jagen birini kizdirmak, birini çileden |
elbisesini çıkarmak |
1 (soyunmak) zich uitkleden, 2 / n/ (birini soymak) |
ele vermekten |
korkmak, iemand op de geven birini hirpalamak, haşlamak, |
Elkaar |
Birbiri,birbirini,Elkaar |
ELKAAR za |
l birbiri, birbirini, birbirlerine, zij helpen |
en perk |
sinirlamak, sinirlanni belirlemek, iemand tevreden birini |
ERIN z, |
için(d)e, içerisin(d)e, iemand laten lopen birini |
ertussen |
birini enayi yerine koymak, aldatmak, de moeite zahmet etmek, |
eskitti, |
de tijd zamani harcamak, geçirmek, 3 iemand voor iets birini |
eşlik etmek, |
iemand de trap birini merdivenden indirmek, II gs, |
etkilemek, |
(overhalen) iemand tot iets birini bir şeye teşvik |
etkisiz hale |
getirmek, b) birini öldürmek, |
etmek iemand |
met zijn verjaardag birinin doğum gününü kutlamak |
etmek, |
iemand tot voetballer van het jaar birini yilin futbolcusu ilan |
etmek, birini |
oyalamak, zich met ile meşgul olmak, |
etmek, iemand |
(iets) birini (bir şeyi) temsil etmek, 2 (betekenen) |
etmek, iemand |
als lid birini üyeliğe kabul etmek, een vorstel |
etmek, iemands |
klachten birinin şikayetlerini kabul etmek, |
etmek, II |
g, (nieuwsgierig) meraklandirmak, iemand birini meraklandirmak, |
etmek, kamçilamak, |
kişkirtmak, körüklemek, iemand tot iets birini bir şeye |
etmek, saygi |
göstermek, iemands besluit birinin kararina saygi |
etmek, vermek, |
tevdi etmek, 2 iemand aan de politie birini polise teslim |
etmemiş gibi |
davranmak, iemand iets door de boren birinin bir şeyini |
etrafinda toplanmak, |
2 zich achter iemand birinin yaninda yer almak, |
ettirmek, iemand |
een geheim birine sirrini söyletmek, birinin sirrini |
EVENKNIE |
( en) denk, denkteş, iemands zijn birinin dengi |
examen |
birini sinava tabi tutmak, sinavdan geçirmek, 3 zich aan zijn lot |
examen birini |
sinava hazirlamak, sinava yetiştirmek, |
eyleminden sorumlu |
görmek, birinin eyleminden mesul olduğunu açiklamak |
FAIT ACCOMPLI |
h, oldubitti, emri vaki, iemand voor een zetten birini |
fali, iemands |
opmaken (trekken) birinin falina bakmak |
FALIE |
(s) kapşon, kukuleta, iemand op zijn geven birini paylamak, |
familie |
birini ailesine taniştirmak, zich kendini tanitmak, takdim |
farketmek, |
dokunmak, iemand in zijn eer birinin şerefine dokunmak, II |
feest |
birini eğlenceye çağirmak, |
ferahlık verici |
1 verfrissend, luchtig, niet benauwend, 2 (birini |
fig/mec |
op iemand maken birini didik didik aramak, II h, ( en) (schip) |
fig/mec birinin |
hareketlerini sinirlamak, fig/mec bağlamak, die |
fig/mec dwingen |
tot) şantaj yapmak, iemand iets birini bir şeye |
fig/mec iemand |
de ogen birinin gözlerini açmak, een rekening hesap |
fig/mec iemand |
iets laten birini bir şeyin dişinda birakmak, iets |
fig/mec iemands |
bevoegdheden birinin yetkisini sinirlamak, |
fig/mec teşvik |
etmek, kamçilamak, dürtmek, iemands moed birini |
fikrini değiştirmek, |
iemand konuşarak birinin fikrini değiştirmek |
firçalamak, b |
fig/mec birinin kulağinin tozunu almak, |
firlatmak, iemand |
de deur uit birini kapi dişari etmek |
firlayip açilmak, |
2 op iemand birinin üzerine atilmak |
fisil söylemek, |
iemand iets birinin kulağina bir şey fisildamak |
forceren, |
/, (birini köşeye iemand in het hoek |
FOUILLEREN |
g, (fouilleerde, h, gefouilleerd) (birinin) üstünü başini |
GADING |
beğeni, zevk, istek, tat van iemand zijn birinin tam aradigi |
gammazlamak, ele |
vermek, iemand birini gammazlamak, birini ele vermek, |
gang i |
2 (birini zorla iemand dwingen (om iets te doen), 3 |
GAREEL |
(garelen) hamut, koşum takimi, iemand in het houden birini |
gebruiken edebiyat |
yapmak, een goed je voor iemand doen birinin yararina |
geçirmek, birini |
el sallayarak göndermek |
geçirmek, fig/mec |
iemands hart birinin kalbini fethetmek |
geçirmek, istek |
uyandirmak, uyarmak, iemands ijver birini |
geçirmek, karşiya |
geçirmek, iemand birini karşiya geçirmek |
geçmesine müsade |
edilmemek, iemand van de weg birini yanliş yola |
gedicht |
şiir okumak, muz/müz çalmak, sunmak, icra etmek, 2 iemand birini |
gedrag |
birinin davranişini yermek |
geld faize |
yatirmak, faize koymak, vadeli hesaba koymak, 3 iemand birini |
gelmek, iemand |
proberen te birinin hoşuna gitmeye çalişmak, II h, |
GEMUNT het |
op iemand hebben birini hedef almak, birini gözü önüne almak, |
getirmek, birini |
komt altijd op zijn poten terecht kedi her zaman dört |
getirmek, coşturmak, |
harekete geçirmek, iemand moed birini yüreklendirmek, |
getirmek, iemand |
als burgemeester birini belediye başkani olarak göreve |
getirmek, yüzleştirmek, |
yüz yüze getirmek, 2 iemand met ... birini |
geven |
birini |
geven birine |
bir şeyi) layik görmek, (birinin bir şeyini) kiskanmamak, |
geven birinin |
kulağinin tozunu almak, birine şamar indirmek, |
GEVOLGAANDUIDEND |
taalk/dilb birbirini takip eden |
gezag |
birinin yetkisini sinirlamak |
gezicht |
bir şeyi birinin yüzünden okumak, gözlerinden anlamak |
girmek, iemand |
laten a) birini düşürmek, b) birini yüz üstü birakmak, met |
girtlaklainak, birinin |
girtlağina sarilmak, het komt me de uit girtlağima |
goederen kaçak |
mallar, maken siyahlaştirmak, iemand maken birini |
görevlendirmek, |
adina sunmak, aan iemand een boek birinin adina bir |
görmek, |
iemand (iets) leren a) birini (bir şeyi) tanimak, birini (bir |
görüşünü değiştirmek, |
iemand birinin aklini çelmek |
göstermek,iemand in |
zn kruipen/likken birinin kiçini yalarnak, birine |
gözaltina almak, |
hapse atmak, 4 (door redeneren) fig/mec iemand birini |
gözü olmak, |
birini gözü tutmak, een in het zeil houden birini/bir şeyi |
gözü önünde |
birini öpmek, |
gözünde olmak, |
birinin yaninda iyi puani olmak, |
gözünü boyamak, |
birini aldatmak, birini kandirmak, iemand in het doen |
gözünün önünde |
(birinin) voor (onder) iemands neus |
GRAMSTORIG |
z, öfkeli, hişimli, iemand maken birini kizdirmak |
grond yere |
tükürmek, iemand in het gezicht birinin yüzüne tükürmek, 2 |
gücendirmek, kirmak, |
iemand diep birini çok üzmek, çok kirmak |
gülünç duruma |
düşürmek, birini rezil etmek, 2 (inzicht) görüş, bakiş, |
guruldamak, II |
g, iemand door elkaar birini iyice hirpalamak, sarsmak, |
güven temelinde, |
iemand in nemen birini sirdaş etmek, birine güvenerek sir |
haber vermek, |
iemand van iets birini bir şeyden haberdar etmek |
haddini bildirmek, |
kiçinin üstüne oturtmak, iemand op straat birini sokağa |
hakkindan gelmek, |
iemand over de leggen birini dövmek, op zijn schrijven |
halletmek, bir |
yolunu bulmak, iemand iets op de spelden birini bir şeye |
HARNAS |
( sen) zirh, panzer, iemand tegen zich in het jagen birini |
hart |
birinin gönlünü kirmak, 2 (verzwakken) zayiflatmak, gücünü |
hart gözden |
irak olan gönülden de irak olur, iemand de ogen uitsteken birini |
hastaliktan kurtarmak, |
b) birinin işini destekleyip canlandirmak, er |
hatasini yüzüne |
vurmak, birini hatasindan dolayi paylamak |
haykirmak, |
om iemand birini çağirmak, II g, çağirmak, een dokter doktor |
hazir bulunmak, |
iemand laten birini çağirtmak/getirtmek, birini hazir |
hebben a |
birini cebinden çikarmak, b) (door en door kennen) birini çok iyi |
hebben birini |
(bir şeyi) hedeflemek, birine/bir şeye garazi olmak, hij heeft |
hebben birini |
göz önünde bulundurmak, iets in de en krijgen bir şeyin |
hebben üşümek, |
iemand maken birinin defterini dürmek, birini temizlemek, |
hebben zie/bkz |
baard, iemand (een dier) de afsnijden birinin (bir |
HEKEL I |
d, (s) kenevir taraği, iemand over de halen birini ağir bir |
helpen/brengen defterini |
dürmek, birini temizlemek, birinin işini bitirmek, |
HEMELHOOG |
çok, aşiri, çok fazla, iemand prijzen birini çok övmek, |
het |
is) of delen birini seçeceksin, ya onu ya bunu seçmek zorundasin, ya |
het |
van de deur wijzen birini kovmak, kapi dişari etmek, birine kapiyi |
het mes |
birini biçaklamak, |
het oor |
birinin kulağina bir şey fisildamak II gs, fisildaşmak, fisil |
het twijfelen |
birini kuşkulandirmak, kuşkuya düşürmek, iemand iets |
heterdaad |
birini suçüsiü yakalamak, iemand op een leugen birinin |
hiddetlendirmek, birini |
kendine kizdirmak, in het sterven iş başinda ölmek |
HIEL |
( en) topuk, ökçe, iemands en likken birinin elini eteğini öpmek, |
HOEDE |
1 (bescherming) koruma, iemand/iets onder zijn nemen birini/bir |
HOEK |
( en) 1 köşe, bucak, cibik, iemand in een drijven birini köşeye |
honderd sturen, |
6 (birini bir şeye meeslepen, meebrengen, iemand ergens |
HONING |
bal, iemand om de mond smeren fig/mec birinin ağzina bir |
HOOFS |
z, nezaketli, terbiyeli, zarif, nazik, iemand groeten birini |
hoşlanmamak- |
den/ 1 (yiyecek) niet lusten, 2 (birini) niet mogen, niet |
houden birini |
deli yerine koymak, birini enayi yerine koymak |
houden birini/bir |
şeyi gözden ayirmamak, çok dikkat etmek, birine/bir şeye |
hükümeti bir |
şeye sikiştirmak, bij iemand op betaling birini |
HULDE |
iemand brengen (bewijzen) birine saygi göstermek, birini |
HULDIGEN |
g, (huldigde, h, gehuldigd) 1 iemand birini şereflendirmek, |
iemand |
birini şaşirtmak, kafasini kariştirmak |
iemand |
om een schuld birini borcu ödemeye zorlamak, 4 iemand in |
iemands |
haren birinin saçlarini tamamen kesmek, |
iets birini |
(bir şeyi) savunmak, birine (bir şeye) sahip çikmak, birini |
iets op |
de nemen birine (bir şeye) nişan almak, birini hedeflemek, |
Kling |
birini kilicdan gecirmek,birini zorlamak,birini iflasa zorlamak, ,,Kling |
krachtig güçlü, |
kuvvetli, siki, sikica, iemand omarmen birini sikica |
Lans |
Mizrak,Birini Mudafaa Etme,Lans |
Luren |
Birini Isletmek,Luren |
moeten laten |
(birinin namina) zarar görmek II h, (veren) feribot, |
Pijpen |
penis emmek,penis sogurmak,saksafon calmak,birinin her isdegini yapmak,,Pijpen |
polis alikoymak, |
5 iemand birini cezbetmek, II gs, ( , is ) 1 |
stellen bir |
şeyi birinin gözleri önüne sermek, zijn ogen zijn groter dan |
tegen iemand |
birinin lehinde (aleyhinde) konuşmak, dat pleit voor je |
Toegedaan (Iemand~Zijn ) |
birinden hoslanmak,birini sevmek ,Toegedaan (Iemand~Zijn ) |
toparlayip almak, |
iemand (als gast) birini misafir etmek, konuk |
typen daktilo |
yazmak, II g, 1 iemand op de schouder birinin omzuna |
uithoren birinin |
ağzindan laf almak, birini konuşturmak, het nemen söz |
verdedigen iemand |
birini müdafaa etmek, birini savunmak, birinin |
Verslijten (Versleet Versleten) |
yipratmak,eskitmek ,birini saf biri olarak gormek,Verslijten (Versleet Versleten) |
Voordragen |
okumak,sunmak , birini aday gostermek,Voordragen |
Voortrekken |
birini kayirmak,Voortrekken |
weg yol, |
iemand de afsnijden birinin yolunu kapatmak, yolunu kesmek, 3 |
zaman vermek, |
6 iemand in de hoogte birini yağlamak, övmek, een ring aan |
zijn |
pen bijten dudağini isirmak, aan iemands pen hangen birinin ağzina |
zitten te |
birinde devamli kusur bulmak, birinin her yaptiğini eleştirmek |